İçindekiler
- 1 1-) Giriş
- 2 2-) Munzam Zarar Ne Demek?
- 3 3-) Munzam Zararın Niteliği Nedir?
- 4 4-) Aşkın Zarar Tazmininin Şartları Nelerdir?
- 5 5-) Yüksek Enflasyon Munzam Zarar Oluşturur Mu?
- 6 6-) Enflasyon Nedeniyle Oluşan Zararlar İçin Dava Açılabilir Mi?
- 7 7-) Kur Değişikliği Munzam Zarar Oluşturur Mu?
- 8 Konu ile ilgili Youtube video linki: https://www.youtube.com/watch?v=C1p48Fvhbyw
1-) Giriş
Yüksek enflasyon oranları ve döviz kurlarındaki olağanüstü değişimler nedeniyle geç tahsil edilen alacaklar, alacak davası sonrası gecikme faiziyle birlikte tahsil edilse bile, alacaklının zararını karşılamaya yeterli olmayabiliyor. İşte burada devreye giren Munzam Zarar, güncel mevzuattaki karşılığı ile, Aşkın Zarar kavramı, vaktinde ödenmemiş bir borcun daha sonradan ödenmesi halinde, gecikme faizinin zararı karşılamaya yetmediği durumlarda kullanılabilecek ve sizi yeniden iktisadi refaha kavuşturacak bir hukuki müessese.
2-) Munzam Zarar Ne Demek?
Munzam, kelime anlamı itibariyle katılmış, eklenmiş anlamına gelmektedir. Kelime anlamına uygun olarak munzam zarar, borçlunun vaktinde ödeme yapmamış olması nedeniyle, alacaklının uğramış olduğu asıl zarara eklenen, katılan zarardır. Güncel kanun ile bu kavramın yerine kullanılan aşkın zarar ifadesi, öncekine göre daha sade ve daha belirgin olmakla birlikte, aynı hukuki kurumu ifade etmektedir.
3-) Munzam Zararın Niteliği Nedir?
Borçlunun ödemeyi geciktirmesi, hukuki tabiri ile temerrüde düşmesi halinde kanun, temerrüt faizi işletilmesi yolunu düzenlemiştir. Ancak, az evvel belirttiğimiz üzere, gecikme faizi, gerçekte uğranılan zararı veya yoksun kalınmış kazancı tek başına karşılamaya yetmeyebilir. Dolayısıyla temerrüt faizini aşan zararlardan ötürü, aşan kısım üzerinden munzam zararın tazmini için bir dava hakkı doğar. Bu tazminat talebi, temerrüt faizi gibi asıl borca bağlı feri bir alacak değildir. Asıl alacaktan tamamen bağımsız olarak istenebilen, yeni bir tazminat talebidir.
4-) Aşkın Zarar Tazmininin Şartları Nelerdir?
Para borçlarında munzam zararın talep edilebilmesi için ön koşul, borçlunun asıl borcu ödemede temerrüde düşmüş olmasıdır. Para borcunun kaynağının ne olduğu önemli değildir. Bu kapsamda borç haksız fiil, sebepsiz zenginleşme veya sözleşmeden kaynaklı olabilir. Ön koşula ek olarak, dikkat edilmesi gereken üç husus daha vardır:
- İlk olarak, eldeki zarar, temerrüt faizi ile giderilemeyen bir zarar olmalıdır. Temerrüt faizi, bu içeriğimizi oluşturduğumuz tarih itibariyle temerrüt faizi, sözleşmeyle belirlenmemişse yüzde 9, ticari işlerde ise yüzde 15,75 olarak uygulanmaktadır. Bu kapsamda, somut olayda uygulanan temerrüt faizinin, kanuni faizden farklı öngörülmüş olması, bizi istediğimiz menfaate kavuşturmuş sayılmaz. Dava konusu
borca uygulanan her türlü gecikme faizini aşan kısım, aşkın zarar sayılır kabul edilebilir ve mütemerrit borçludan istenebilir. - İkinci olarak, borçlunun temerrüde düşmesi ile aşkın zararın gerçekleşmesi arasında illiyet bağı olmalıdır. Yani borçlu, ifada geciktiği için alacaklı zarara uğramış olmalıdır.
- Son olarak, kanun hükmünde açıkça ifade edildiği üzere, borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispatlayamamış olması gerekir. Eğer borçlu ifanın gecikmesinde kusurlu değilse, munzam zarardan bahsedilemez. Çünkü munzam zarar, kusura dayalı bir tazminat alacağıdır.
5-) Yüksek Enflasyon Munzam Zarar Oluşturur Mu?
Yüksek Enflasyon, Munzam Zararın başlıca nedenlerinden biridir. Bilindiği üzere, enflasyon
paranın alım gücünü azaltan bir ekonomik süreçtir. Dolayısıyla alacaklı kişi, alacağını geç tahsil ettiğinde elde edeceği para ile alacağını zamanında tahsil etmiş olsaydı elde edeceği kazanç arasında, alım gücü yönünden farklılıklar söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle faiz alacağı, gerçek zararı karşılamaya yetmiyorsa, haliyle aşkın zarar gündeme gelebilir.
6-) Enflasyon Nedeniyle Oluşan Zararlar İçin Dava Açılabilir Mi?
Bu noktada tartışmalı olan husus enflasyonun tek başına aşkın zarar oluşumunu ispat etmeye yeterli olup olmadığı hususudur. Doktrin ve Yargıtay kısa süre önceye kadar enflasyon nedeniyle uğranılan zararın somut olarak da alacaklıyı zarara uğrattığının ispat edilmesi gerektiği görüşündeydi. Yani alacaklı, enflasyon sebebiyle munzam zarara uğradığını, alacağını vaktinde almış olsaydı malvarlığını arttırıcı girişimlerde bulunacağını somutlaştırmak ve ispat etmek zorundaydı. Ancak kısa süre önce Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru neticesinde verdiği bir karara dayanarak bu içtihadını terk etmiştir. Mevcut durumda herkesçe bilinen yüksek enflasyon oranlarının varlığı tek başına yeterli kabul edilmekte ve alacaklının ayrıca aşkın zarara neyin sebebiyet verdiğini ispatlaması aranmamaktadır. Ülkemiz şartları düşünüldüğünde, uygun olan çözümün bu yeni yoldan geçtiği kanaatindeyiz.
7-) Kur Değişikliği Munzam Zarar Oluşturur Mu?
Yabancı para borçlarında kur değişikliği, alacağın Türk Lirası olarak miktarını değiştireceğinden aşkın zarar gündeme gelebilir. Ancak bu durum oldukça istisnai hallerde söz konusu olabilir. Çünkü yabancı para, Türk Lirası karşısında değer kazandığı takdirde alacaklının yabancı para üzerinden alacağı para da değer kazanmış olacağı için, aşkın zarar tazminatı istenemez. Buna rağmen kur değişikliği nedeniyle, temerrüt faizi ile karşılanamayan bir zarar olduğu ispatlanabilirse, aşkın zarar gündeme gelebilir.
Hukuki konularda güncel ve temel bilgi sahibi olmak için, bizlerle iletişime geçebilirsiniz.





